14 Haziran 2012 Perşembe

Pir-i vampir!

Genç kız dolunayın simden iplikleriyle bezediği muhteşem manzaraya yüz çevirmiş, ışıldayan bir başka pencereden görülenleri seyre dalmıştı. Cüceler alemine açılan bu küçücük pencere, içinden uyumlu renk sütunları süzülen sihirli bir ışıkla aydınlanıyordu. Yayılan şualar onu gerçek ötesi bir dünyaya sürüklüyor, günlük yaşamın ağırlığından kurtarıyordu. Bir büyünün sözcüklerine eşlik ediyormuşçasına ahenkli el hareketleriyle yaptığı alışılmış ritüel, kendi özel evreninin kapılarını yeniden açıyordu ona, şimdi.

Genç kız bu eşikten her geçtiğinde gizemli bir dönüşüm yaşar, adını sanını bilmediği yüzlerce, binlerce değişik varlık türünün yaşadığı labirent bahçeleri, içinde nice ruhların kaybolduğu gizli dehlizleri ve yüksek kuleleri olan bir şatoda, ülkesinin tüm cücelerinin ona sonsuz bir sadakatle bağlı olduğu, tüm tebaasına adaletle hükmeden bir prensese dönüşürdü. Dönüşüm töreni her zaman olduğu gibi yine kusursuzca gerçekleşti.

Ama o gece bir başkalık vardı bu özel evrende. Ülke de, cüceler de, şato da suskunluğa bürünmüş, karanlığa gizlenmiş sesleri onun kulaklarına taşımak için özel bir özen gösteriyorlardı sanki. Teninde nereden geldiği belirsiz bir esintinin serinliğini hissetti prenses ve ürperdi. Belki de tüylerini diken diken eden, şatonun duvarlarına çarpan o incecik sesi işitmesiydi... Havayı ritmik hareketlerle yırtan bir varlığın kanat sesiydi bu. Kuşların hayatı kucaklarcasına kanat çırpışlarına aşinaydı kulakları, ama... Ama bu farklıydı. Belli belirsiz, tiz bir çığlığın giderek küçülen yankılarla kuleye tırmanan merdivenleri aşıp içinde bulunduğu odayı doldurduğunu sezdi. Kimbilir hangi küflü mekânları soluyan ciğerlerden yükselip gelen çığlık prensesin bedenine çarparak yansıdı ve sahibine döndü. Prenses endişeli bakışlarını kapıya çevirirken çıplak deriden kanatlarını küçük ve hızlı hareketlerle açıp kapayan yarasanın odaya girişini göz ucuyla yakalayabildi.

Küçük yaratık açlığını bastıracak yoğun kızıl sıvının, durmaksızın yaşamın ritmini mırıldanan kasların itkisiyle önündeki kızın narin boyuna tırmandığını biliyordu içgüdüsel olarak. Hayat sıvısını genç kızın bedeninden söküp almak için keskin dişlerini hain bir gülümseme gibi ortaya çıkarırken bir yandan da gerçek biçimine dönüşüyordu gecenin yaratığı. O bir Vampirdi.

Prenses canının teninden yavaş yavaş çekildiğini hissediyor ama vampirin paralize eden sabit bakışlı gözlerinin etkisinden kurtulamıyordu. Şimdi tek korkusu vardı... Hayır! Ölmek değil; ruhunu yitirmek... Lanetlenmek... Dişlerini boynunda hissettiği yaratık gibi bir vampire dönüşmek...

Korkusunun gerçekleşmeyeceğini, kükreyen bir arslan gibi daima zamanında yetişen o şövalyenin her an kapıdan gireceğini, elindeki dişbudak ağacından yontulmuş mızrağı vampirin kalbinin olması gereken yere saplayacağını umuyordu gözlerinin feri yavaş yavaş sönerken... Olmadı!

Ama hiç beklenmedik bir başka şey lanetli yaratığı işini yarıda bırakmaya ikna etmişti...

Vampir, az önce koca bir yudum aldığı kanı tıpkı bir şarap tadıcısı gibi yanakları arasında bir o yana bir bu yana gezdirdi ağzının içinde, sonra gargara yaptı ve sonra... Tükürdü!

Adeta tahlil etmişti kızıl hayat iksirini.

Ağzındaki kekremsi tadın iç buran etkisini bir an önce içinden atabilmek için, geldiği gibi aniden kayboldu yarasa... Kulenin merdivenlerinden sadece keskin kulakların işitip anlamlandırabileceği bir kaç sözcük duyuldu, fısıltı sönüp gitmeden önce...

"Ulan, yine mi ıstırap çeken forumanasına denk geldik?.. Bıktım bunlardan be, BIKTIIIIIMMMMM!"

Genç kız silkindi! Tekrar, büyülü renklerin oynaştığı küçük penceresinin önünde buldu kendini. Hâlâ kafasının içinde duymakta olduğu fısıltı onu o özel evreninden koparıp gerçekliğe döndürmüştü. Kısa bir süre duraladı. Sonra döner koltuk niyetine kullandığı süpürgesini odasının penceresine doğru yönlendirdi. Yapacağı sağaltma büyüsüne gereken son malzemeyi temin etmek için ok gibi fırlayıp gökyüzüne yükseldi. “Ayışığında çıkan minare gölgesinde söylenmiş bir zırva" gerekliydi, altındaki ateşi hiç söndürmediği kazanında çok önceden kaynatmaya başladığı büyülü şerbetin kesin ve her zaman etkin olacak kıvamını bulabilmesi için!

Dolunayın önünden geçen süpürgeli karaltıyı fark edenler ne gördüklerine ne de duydukları "acil tedavi ollll" diye inleyen sese anlam veremediler. Belki de fırtına habercisi kara bir bulut ve gök gürültüsüydü şahit oldukları. "Allah bu havada dışarıda kalanların yardımcısı olsun," deyip rutin işlerine döndüler.

12 yorum:

  1. Dışarıdaki gökgürültüsüne denk geldiği için net anlaşılamamış olmalı , bence; “Allah bu havada dışarıda kalanların yardımcısı olsun” değil de “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip rutin işlerine dönmüşlerdir… haksızlık etmeyelim… :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. böyle yorumları seviyorum valla, ne yalan söyleyim.. :) farklı bakış açıları, zenginleştiriyor hikayeleri..

      Sil
  2. )))))))))))))) valla çok güldüm yaa koptum billahi son çok yaşa emi yer6 bu kadar güzel nükteli yazılır larımızın ne kadaancak aslında ağlanacak bir durum bu insanlarımızın ne hale düştüğünün bir aynası şu yazılanlar sağol yer6.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yüzünü azcık gülümsetebildiysek ne mutlu, hele son günlerde başına gelenlerden sonra..

      Sil
  3. Derler ki;
    A-ha yeni CD çalışmalarına başlamış,
    Repertuarlarına bir türkçe parça almışlar:

    "Sevdim aldattı beni , güldüm ağlattı beni , gittim kölesi oldum , bir kula sattı beni"

    YanıtlaSil
  4. sevgili yer6 tüm olayları ben anlatacağım da finalini bekliyorum inan ki arada bu güzelliği bozacak bu harika mizahi hicvi bozacak hiçbir şey olmamalı bence bende ''Bir vip üye nasıl hophop hoplatılır sonrada süperüyeliğe cortlatılır'' onu yazacağım ve dahi şu meşhur forumda bombayo patlatan mesajın evvelini hatta aslında oklitusun bir yerde nasıl haklı olduğunu dikkat!!!!! ''bir yerde haklı olduğunu'' yazacağım.Finaline layık lezzette biraz uzun ama senin zeka dolu yazıların kadar olmasa da güzel bir yazı olacak hani levent kırca '' olacak o kadar'' da derdi ya '' zülfüyerine dokunduk tam yerine geldi bak sana ....... olacak o kadar'' kimseyi kırmadan yeri geldiğinde yiğidin hakkını vererek bir yazı yazacağım yukarda yanlışlıkla anonim göndermişim bu ikinci mesajım oldu ilki yukardaki bu ikincisi üçüncüsü ile bende Allahın hakkı üç deyip bitirme tezini tamamlamış olacağım.
    Bu arada bunu okuduğuna emin olduğum kolibri tanıdığım en mert en dostunu koruyan adamdır nedenini de zamanı geldiğinde yazarım.Yalnız bu olaylarda tek suçlu oklitus veya heidi değildir geçmişten kaynaklanan çok hatanın birikimi sonucudur.Tüm hepsi finalde senin harika finalinde bende o finale uygun bir yazı ile orada olacağım.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zaten anlatmaya soğuk nedenler sıcak nedenler diyerek başlayıp asıl problemin çözülmeden biriktirilmiş meselelerde olduğuna vurgu yaparak başladım biliyorsun.. ama bu sorunları üretenler de çözmeyenler de, yangına körükle gidenler de insanlar. sorumluluk ise yöneticilere düşüyor. ÇF'de yaşanan sorunu yadsıyarak, inkar ederek, yansıtarak çözüm adana hiç bir yere varılamazdı. bunlar yapıldığı için çöplük haline gelen meseleler yığını patladı..

      sen de yaz, senin pencerenden de baksın insanlar. başkaları da yazsın, oklitus gelsin o da yazsın (laf aramızda zaten yazıyor.. :) ), heidi gelsin, "öyle değil böyle oldu" desin, timurkhan, 25temmuz, onlar da konuşsun. hatta hep susan yöneticiler de konuşsunlar.. hakaret olmadığı müddetçe herkesin penceresinden bakmaya hazırım ben, zaten hep de öyle yapmaya çalıştım ÇF hayatım boyunca.. ve malesef ki o baktığım pencerelerin çoğu kot altına açılıyordu apartmanın!..

      Sil
  5. Mübarek üç aylarda bizi günaha sokuyorsunuz, sevgili kardeşim. Yazılarınızı bir an önce tamamlayın da günaha girdiğimiz günlerin sayısı azalsın.

    Biz de merakımızı bir an önce yenelim, fena mı olur yani :)

    İnanın o sihirli pencerenin büyüsüne kapılmış, dünyevi işlerden elini, ayağını çekmiş vaziyette oturuyoruz. Yeni cinnetlere sebep olmayın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geçen gün benim de aklıma geldi... acaba gıybet mi yapıyorum diye.. yok yok, yeni dünyanın yeni koşullarının yarattığı yeni vakaları aydınlatma çabası bu, gıybet filan değil...

      az kaldı, ama olayların anlatımı bittikten sonra biraz daha söyleyecek söz kalacak geriye.. lakin söyler miyiz, söylemez miyiz şimdiden kestiremiyorum..

      Sil
  6. Esattr'nin bir profil mesajı hatıra olarak bu sayfalar da yer alsın istedim :

    " Mr.Yer6 o zaman beni banlamakta haklı idi. Ben bana yazdığı bir mesajda haksız yere iptal edilen vipliğim için "bak vipliğini geri veriyorum ama en ufak birşeyde geri alırım" demesine kızıp o sayfadaki balonlarımı silmeye yada yanlış linkle değiştirme başlamıştım. Sonrasında ise yaptığımın ani bir kızgınlıkla çocukluk olduğunu anladım ve sayfadan çıktım. Akabinde Mr.yer6 olayı fark edip beni banlamış. Bunu da bana Bahadır söyledi. Mr.yer6 bence haklıydı.. Geçenlerde üyeliğim açılmış bende o sayfadaki birkaç moderatöre ya bırakın ban bana çok yakışmıştı diye mesaj attım. Ama aktif üye olarak duruyorum orada hala... Eğer orayla bir bağlantın varsa rica etsem beni tekrar banlatırmısın "

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. esat abinin mesajına bir açıklık getireyim; "bak vipliğini geri veriyorum ama en ufak birşeyde geri alırım" diyen mr.yer6'ymış gibi anlaşılmasın. "oklitus'dur o" diyelim de mesaj yerini bulsun..

      tekrar banlanması için de fazla çabaya gerek yok, buraya veya müsekkin'e bir iki mesaj daha yazdı mı, banlamakla kalmayıp kanına girmek isteyecek birkaç yönetici kalmıştır herhalde ÇF'de..

      Sil