19 Temmuz 2012 Perşembe

Bitti...


"Son" yazmaya elim varmıyor bir türlü.
Ama son kez olmasa da "son" demek durumundayım....
Bakarsınız gelişmeler olur, yine yazmak gerekir, ama hiç değilse Vipcortist'in Çizgiliforum'u parçalayan olayları anlattığı, neyin nasıl olduğu ve Mr.Yer6'yı nasıl davranmaya ittiğini öyküleştiren metinlere nokta koymak zamanı.

Hatırlatmalarla bitirelim:

Yaşananlar ayniyle vakidir, fakat çıkarsamalar akıl yürütme sonucu elde edilmiştir ve gerçekte olan ile bağdaşmıyor olabilir.

Mr.Yer6'nın gerçeği haline gelmiş bir bağlantılar yığınıdır VİPcortist...

O sadece parçaları birleştirmiştir.
Bu parçaların birbiriyle uyumlu bir tablo oluşturması belki sadece evrenin düzeniyle ilgilidir.
Her şeyin kendinden daha büyük bir şeyin parçası olduğu gerçeği, uyum olgusunu kaçınılmaz kılıyordur belki.

Olaylar dizgisi aktarılırken tamamen gerçeğe sadık kalınmıştır.
Ama amaçlar, insanların kafasının içindekini görmek mümkün olmadığı için sadece aralarındaki uyum nedeniyle birbirleriyle ilişkilendirilmiştir ve kabul etmek gerekir ki illa da böyle bir ilişki bulunması gerekmez.

Anlamlı bir bütün görmek, anlamlandırma çabasından kaynaklanmış olabilir.

VİPcortist'in etik duruşu "yanlış" olarak değerlendirilebilir.

Yanlış etik duruş koşulların zorlaması sonucu oluşmuştur. Çevresinde "doğru adına" hemen hiç bir şey kalmamış bir oluşum yanlışların üzerine basa basa ilerlemek durumundadır kaçınılmaz olarak. Bu yanlışlardan doğruluk adına bir sonuç çıkartılmasına katkısı olduysa duruşu da kendi içinde doğrudur.

Bir kaç insanın canını yakmış, bazılarını kötü hissettirmiştir mutlaka. Ancak bundan şikayetçi oldukları zannı yanılsamadır. "Anti" de olsa birer kahraman üretilmiştir o isimlerden. Çağ antikahramanlar çağıdır ve herkes emin olsun ki günümüz değerleri açısından özdeşilmesi daha kolaydır onlarla.

Bu sayfalarda kendini bulanlar eğer olmadıkları bir şey gibi gösterildiklerine inanıyorlarsa, öyle gösterilmekten hoşnutsuz olmaları için bir neden de yoktur kanımca. Büyük bir aptallık silsilesini birbirine bağlayan zincirin halkaları gibi görüntülenmek yerine bilinçli birer varlık oldukları izlenimi yaratılmasına neden olmuştur VİPcortist. Bu da bir payedir kimsenin kuşkusu olmasın. Eğer tesadüfler veya yazgı ile açıklayacak olursak olup bitenleri, elimizde sadece ahmaklar kalır, kendi kaderine hükmedemeyen. Böyle bir algıya izin vermesi söz konusu bile olamazdı VİPcortist'in...

Ve eğer onlar ahmak da tek bilinç Mr.Yer6'ya aitse, vay halinedir onun!
Hak etmeyen insanlara değer vermiş, anlam yüklemiş demektir bunca zaman.
Öyleyse bir Angel Heart parodisidir VİPcortist!
Not: Demiştim değil mi; seyretmediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir, diye...

Siz!
VİPcortist'i hasbelkader okuyanlar...  

Rastlantıların bir araya gelip çelişmeyen bir düzen yaratabileceğine inanıyorsanız "ilahi el" ile açıklayabilirsiniz her şeyi.
Çözümleriniz akıllı tasarım’dan geçiyorsa, her şeyi büyük bir planın parçası olarak görebilirsiniz.
Evrime gönlünüz kayıyorsa, olaylar ve amaçların belirli bir noktada kesiştiği ve Çizgiliforum'u sadece güçlünün ayakta kaldığı bir sona sürüklediğini düşünebilirsiniz.

Ya da tüm bunların kısmen etkili olduğu bir süreç yaşanmıştır belki, ve bunun adı "hayat"tır...

Hayatın açıklamalara ihtiyacı yoktur.
O öyledir, başına buyruk ve nedensellik ihtiyacı göstermeyen.
Nedenlere ihtiyacı olan insandır...

O yüzden VİPcortist'i sadece insani bir yansıma olarak ele almanızı isterim...
Ve yanılgı payı olabileceğini hatırlamanızı…

İsterim ki, hüküm verilmesin!
Sadece kabul edilsin, "böyle oldu!"

Çözüm kabul ile başlar!
Çözülecek bir şey kaldıysa...

Bitti... mi acaba?

Not: Pazar gününe kadar yorumlara açık kalacak blog. Ondan sonra iki haftalık bir tatile çıkacak ve büyük ihtimalle bu süre zarfında ne VİPcortist ne de Müsekkin ile hiç ilgilenemeyeceğim için her ikisinin de "yorum" kapısını kapatmak durumunda kalacağım. Yani... Yani eteğinde taşı olan varsa şimdiden döksün... :) Sonrası?.. Sonra düşünürüz...

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Kafa Sesi : İyi, Kötü, Çirkin!


Eee?
N'oldu?
Ne oldu şimdi?

Eskiden ne oluyorsa yine aynı şey!
Ezelden ebede kadar olacak olan!

Doğdu...
Yaşadı...
Öldü.

Herkes ve her şey gibi hem iyi hem kötü vardı bütünde!
Ama yine de...
"İyi" olmak iyiydi, "kötü" olmak ise kötü!
Kim yakıştırırdı ki iyilik varken kötülüğü kendine.

Kim der ki,
“Ne iyiyim ne kötü.”
“Buyum işte!”

Her reddediş böler bütünü...
İçerisi iyilik yanılsamasına, dışarısı kötülük saplantısına tutunur.
İçerdeki yalancılaşırken, dışarıdaki yabancılaşır!
Dağılır parçalar, hem içe hem dışa.

Düşer doğal savunma...
Reddedilen kabul edilmek için büyütür kendini.
Kabul edilen de kanıksanıp büzüşür, yer açar reddedilene.

Kabul edileni reddedilene karşı ne korur?
Kim önlem alır ki varlığı inkâr edilen için?

İyilik saf olandır o yüzden.
Unutkan ve biraz da miyop...

Kötülük ise sinsi.
Kinci ve dakik...

O yavaş büyür,
Ama sağlam gelişir, iyiliğin bereketli toprağında!
Zehirli sarmaşık gibi sarıp sarmalar!
Boğar karşıtını sonunda!

Aynı şey yine oldu.
Hep olur.
Yine olacaktır.

Geriye kalan;
Çirkin gerçek!
Ezelden ebede kadar...

17 Temmuz 2012 Salı

Flüt Konçertosu...

Forumun son günlerini yaşadığı, üst yönetiminin dağılmış, etkisizleşmiş bir görünüm verdiği günlerde, 25Temmuz Eskikitaplarım'ı açıp hayata tutunmaya çalışırken, Oklitus ise kayıplara karışmıştır. İşte günler süren bu büyük sessizliğinin ardından “veda etmek” için son bir kez kendini gösterir...

Çeviri-Balonlama bölümünde “Flütçü” isimli bir çalışmasını yayınlar.

Balonlamak için seçtiği çalışma dikkatli gözlere birden fazla mesaj iletmektedir.

Çizimler ve öykü Mr.Yer6'nın ilgi alanına giren CAZA'ya aittir. Belli ki Oklitus seçtiği çizer ve öykü üzerinden bir şeyler anlatmak istemektedir forum sakinlerine…

Flütçü, bir tür “Fareli Köyün Kavalcısı” yorumudur. Özgün masal bilindiği üzere, fareleri musallat oldukları köyden defeden kavalcıya ücretini ödemeyen köylülerin başına geleni anlatır... Kavalcı ücreti peşin almayıp köylülerin sözüne güvenmiş, sonunda avucunu havaya açmıştır. İntikamını köyün çocuklarını anne-babalarından koparıp bilinmeyen bir diyara sürükleyerek alır kavalcı. Masal bu ya, mutlu sonla biterler hep.

Lakin Flütçü'nün teması önemli farklılıklar göstermektedir Fareli Köyün Kavalcısı'ndan... Buradaki müzisyenin çoluk çocukla işi yoktur... Geriye kalanları acıya boğacak bir tür çocuk kaçırma eylemiyle intikam almak yerine çok daha toptancı bir yaklaşımla meseleyi çözmek istemektedir. Hatta Flütçü’ye göre fareler köy halkının ta kendisidir. Tüm köyü (OM şehri) intihara sürükleyecek bir melodi üfler flütüne... Ancak melodiyi duyanlar ilkin etkilenmezler bu sihirden. Çünkü keramet melodide olduğu kadar flüttedir de. Oysa Flütçü sıradan bir ağaçtan yapmıştır enstrümanını. Bu çalgının işlevini yerine getirmesi için bambaşka bir materyalden imal edilmesi gerekmektedir, hâlbuki. Flütçü gözünü karartmıştır, gerekeni yapmaya, bir bacağının "kaval kemiğini" feda etmeye hazırdır. Öyle de yapar... Ve işte o zaman tüm OM şehri sakinleri kaval kemiğinden yapılmış sihirli flütten çıkan büyülü ezgilerin etkisiyle şehrin içinden geçen nehre atarlar kendilerini, en sonuncusuna kadar birer birer boğulur ve yok olurlar...

Güzel di mi?

Tam onikiden vuran, forumda yaşanan bir takım gelişmelerin sorumlusunu ilan eden ve bu gidişin hangi sona bağlanacağının kehanetini yansıtan bir “seçim” adeta...

Oklitus Flütçü’yü çevirirken metne sadık kalmamış ve asıl tema olan “çevreci” yaklaşımı imha etmiştir. “Dünyaya düzen getirmek,” diye niteleyerek kurdukları şehirlerle doğayı tahrip eden bir bilinçsizler halkının ortadan kaldırılmasını anlatır gerçek metin. Tabi tüm CAZA öyküleri gibi bu da bakış açısına ve "gözlüğe" göre türlü yorumlara bürünebilir.

Kabul etmek gerekir ki, ondan yapılan çeviri-balonlama çalışmalarının altında hep Mr.Yer6 isminin bulunmasından yola çıkarak, ayrılıp giden bu Süpermod eskisini bir takım faaliyetlerle forumu yok oluşa sürükleyen kişi olarak itham etmenin akılıca bir yoludur, CAZA'dan bu öyküyü seçmek.

Dikkatli gözler aradaki bağlantıyı hemen fark edecek, suçlamanın kime yönlendirdiğini görecektir CAZA-Mr.Yer6 ilintisini bildikleri için. Eh, sen misin Facebook sayfana insanların avatarlarıyla kolaj çalışmalar yapıp forumda yaşananları anlatan! Elbette karşıdan biri de aynı “akılcı” tutumla bir mesaj verip suçu senin üstüne yıkabilir... Gel de, bu eski dostu takdir etme!

Üstelik Oklitus o kadar “ince” bir numara daha yapmıştır ki bu çalışmayı yayınlarken, Mr.Yer6 resmen alkışlar onu, hiç gocunmadan...

Aslında çeviri-balonlama alanının "strip ve kısa öyküler" bölümüne açılması uygun olan "Flütçü" çalışmasını "tamamlanmış seriler" bölümüne açılmıştır Oklitus! Adeta forumun öldüğünü ilan etmektedir bu çeviri-balonlama ürünü. Sorumluluğu da Mr.Yer6’ya yıkmaktadır.

Anlaşılan Oklitus, Mr.Yer6’nın giderayak foruma bıraktığı soruların araştırılmaya başlanmasından, kulislerde tartışılıyor olmasından rahatsızdır ve bu rahatsızlığını Flütçü ile deklare eder Çizgiliforum’a ve elbette yöneticilerine…

Öte yandan CAZA öyküleri “gözlük değiştirince” anlam da değiştirir…
Mr.Yer6 da bu öykünün gizlediği diğer anlamı görmekte zorlanmaz pek.

Bu yeni anlam; bir ültimatom olarak kendisini gösterir…

Mr.Yer6 gibi, 25Temmuz, Oklitus gibi başkaları da “fedakârlıkta” bulunmuş; Çizgili’den ayrılmış, yeni bir forum açmış, tam da Fareli Köyün Kavalcısı gibi Çizgiliforum’un çocuklarını özel mesaj kutuları, telefonları aracılığıyla bu “mutluluklar ülkesine” sürükleyen bir melodi üflüyorlardır flütlerine…  Melodi daha cortlist ortaya atılmadan önce çalınmaya başlanmış olsa gerektir, diğer “fedakârlar” tarafından…

Kimbilir, Flütçü solo yapmıyordur da  belki bir “trio” veya “kuartet” kurulmuştur flüt konçertosu için.

Hepsi sihirli flütlerini imal etme uğruna birer bacağını feda etmişlerdir belki. 25Temmuz “abi” sıfatını yitirmeyi göze almış, Heidi itibarını geride bırakmış, Oklitus “sorumlu ama mazlum” kisvesine razı olmuş, Timurkhan belki de admin pozisyonunu riske atmıştır…

Flütler ilk üfleyişlerle köyün “zararlı yaratıklarını” ölüme sürüklemiş, şimdi de çocukları kaçırmaktadır Eskikitaplarım’a…  “Olmayanlar olmasın”dır, nehirde boğulsunlar'dır, ne gam!

Sihirli flütlerin kadim ezgisine kapılmamak için kulaklarını tıkayanlar, elbette Mr.Yer6’nın timpanisinden çıkan uyarı vuruşlarını da duymamışlardır bu arada.  Ama bu vuruşların pes titreşimlerini hissetmek için kulağa gerek yoktur. Bedenlerde titreşir timpaniye inen her bir tokmak darbesinin yankısı.

Flüt seslerine bir insan sesi eşlik etmeye başlar ansızın. "Ayrılıklar hakkında" bir şarkı söylemektedir bu ses. Heidi'nin şantaj sözcükleri geri vokal yaparak bu sesin şarkısına eşlik etmektedir. Şantör admin Timurkhan geri vokalistlerin arkasından iş çevirdiğinden habersizdir sanki, "Mr.Yer6 iğrenç iğrenç iğrenç" nakaratını bariton sesiyle yinelemektedir...

Mr.Yer6 tokmağını daha bir sert vurmaya başlar, daha bir kararlı çalar timpanisini bundan böyle... Bastırır tüm sesleri timpani...

“Flütçü” çalışmasına yüklenebilecek her iki anlam açısından da Oklitus haklı çıkar sonunda. Ultimatom yerini bulur!

Çizgiliforum ne sihirli flütlerin büyüsüne, ne de timpaninin uğultusuna direnemez, verir son nefesini! Olan olmuş ölen ölmüştür artık. “Olanlar” da “Ölenler” de üstüne düşeni yapmış, “Olanlar” admin olmuş, “Ölenler” üstüne düşenin altında ezilmiştir…

Ama, Mr.Yer6 timpaniye vurur da vurur, taa uzaklardan duyulsun da ibret alınsın diye…
Vurur da vurur!
Kreşendo!

Bitti Bitiyor...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Uzaktan...

Mr.Yer6 kapıyı usulca çekip çıkmıştı. Biliyordu ki kapı, dost-düşman demeden geride kalanlarla arasında bir engel olarak duracaktı bundan böyle. Dostlardan kendisi için herhangi bir beklentisi yoktu, Çizgiliforum’da olan biteni anlamlandırıp gerekli önlemleri almak için harekete geçseler yeterdi, ama düşmanların bu rakibi öldüremediklerinin farkında olduklarını aklından çıkarmaması gerektiğinin de ayrımındaydı. Bu farkındalık üst yönetim odasında yaşanan tartışmaların ekran görüntülerini çekmeye ikna etmemiş miydi onu zaten! Bir belaltı vuruşun hedefinde yer almak beklenmedik bir şey olmazdı doğrusu.

Bundan sonrasını ancak kalın bir perde arkasından görebilecekti. İçerde neler olacak, kimler hangi hamleleri yapacak, geride kalanlar üzerinde düşünsün diye yerleştirmeye çalıştığı sorular gündemlerine alınacak mı, yoksa her zaman olduğu gibi halının altına mı süpürülecekti bu sorular da?

Peki ya küskünlük kozuna sığınıp forumdan ayrılmak için aradıkları mazereti elinden aldığı insanlar o an herkes için tamamen belirsiz hedeflerine ulaşma yolunda bu sefer hangi yöntemlere başvuracaktı? Öğrenme şansı hemen hemen hiç yoktu... Buluttan nem kapmak misali, sıkı bir gözlemle edineceği bilgi kırıntılarını yorumlamaktan başka seçeneği kalmamıştı artık. Fikir yürütmelerinin tahminden öteye gitmeyeceğini, kimi zaman tuttursa da kimi zaman yanılmış olduğu sonucuyla yüzleşmesi gerekeceğini az çok biliyordu.

Kimseyi arayıp kulis yapmak, ağız yoklamak da tarzı değildi... Hep mesafeli olmuştu ama şimdi o mesafe “uzak ara”yı ifade ediyordu.

Önce sağduyulu diye tanıdığı bazı isimlerin forumdan kendilerini çektiğini fark etti. Özellikle birinin tek tük paylaşımlarındaki sitem havasını gözlemek zor değildi. Hatta onun da “sınırda” olduğuna, birilerinin onun da üzerine bir takım oyunlar oynandığına yordu bazı paylaşımlarına yazdığı mesajları. "Her kuşun eti yenmez," diye sunduğu paylaşım bir "yora" idi bu fikre varmak için.

Sonra bir dostu aradı ve yönetimden istifa edip, VİP olarak devam etmek düşüncesini aktardı. Mr.Yer6'nın istemediği bir şeydi bu; aklıselim yöneticilerin yönetimden ayrılmaları demek tüm öngörülerinin çökmesi, forumdan ayrılmadan önceki tüm çabalarının boşa gitmesi anlamına geliyordu. Onun gibilere orada her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu, söyledi dostuna. Sonra telefonla arama inceliğini gösteren bir kaç kişiye daha aynı telkinde bulundu. Ama hassas insanlar derin yaralar almıştı ve boşaydı bu telkin çabası da…

Hatta doğrudan tepki koymuş biri, aynı doğrudanlıkla Süpermodluktan Süperüyeliğe indirilivermişti. Eğer kendi isteğiyle yapılmış bir rütbe tenzili olsa, en azından hala VİP olarak görünmeliydi forum koridorlarında.

Bir şeyler oluyordu ve Mr.Yer6'nın öngörülerine göre düzenlediği hamleleri birer birer iflasın eşiğine geliyor gibi bir görünüm oluşuyordu uzaktan bakınca...

Daha kötüsü, küsme kozunu elinden aldığını sandığı insanların da ortalarda görünmemesiydi. Oklitus da, 25temmuz da sırra kadem basmıştı... Bu duruma anlam vermek zordu. Sonra sonra, taşlar yerine oturmaya başladı, oradan buradan topladığı bilgi kırıntılarına ulaştıkça.

Mr.Yer6 yine bir hariçten gazel girişiminde bulunmalı, bu sefer içerde kalan ama kendilerinden beklediği işlevden giderek uzaklaştıkları gözlenen dostlarını yeniden etkin olmaya yönlendirecek bir şeyler tasarlamalıydı. Daha önce rakip forumla girdiği Ceylan tartışmasında edindiği deneyim, sav haklı olsun olmasın, "dışarıdan" yapılan hamlelerin içerde "yekvücut" oluşturmaya yaradığını öğretmişti ona.

Bu amaçla, haleti ruhiyesinin bir dışavurumu niteliğinde başladığı ve forumda yaşadığı son günleri anlatan Facebook sayfası kapak fotograflarına hız verdi. Evet, belki kendisine inanan insanları da kaybedecekti ama bu "yanlış" gibi görünen tutumun etkilerinin forum içinde birbirine sarılma, kenetlenme olarak tezahür edeceğini umuyordu. Sonraları, bu umudunun yerini bulduğuna da şahit olacaktı…

Zaten olup biteni büyük bir çerçevede göremeyenler veya görmek için kılını kıpırdatmayacak olanların gözünde bir sürü hata yapmıştı Mr.Yer6.. Bir eksik bir fazla çok dert değildi.

Facebook sayfasına koyduğu resimlerin "yakışık almadığını" münasip bir lisanla ifade eden bir arkadaşı da, Çizgiliforum'da kaynayan kazanın içeriği hakkında bir fikir vermişti Mr.Yer6'ya... Olağan koşullarda bilmesi mümkün olmayan "hakaret" konusuna da giriş yapan arkadaşına, kesin bir dille "yok öyle bir şey" demişti Mr.Yer6. Heidi'nin özel mesajına yazılmış ve sadece onun bilgisinde "var" olması gereken bu konu, başkaları için "yok" olmalıydı çünkü! Ama anlaşılan birileri Mr.Yer6'nın imza değiştirene yönelik hakaret tamlamasını forum içinde popüler bir söylem olarak ilgili ilgisiz herkesin kulağına üfürmüş, dolap çevirme konusunda master degree sahibi bu kişiler eylemlerini açıklayan savunmaların temeline oturtmak için dolap beygiri niyetine bu hakarete sarılmışlardı. Belli ki "Yandım Anam!" nidası forum koridorlarında çın çın çınlayıp çengel bulmacadaki işlevinin ötesine geçmiş, şimdi de kenetletme amacına hizmet ediyordu.

Öte yandan, Mr.Yer6 düşmeden önceki son savunmasında, "yok hükmünde" olacağını değerlendirdiği için yer vermediği yeni forum fikrini eni-konu irdelememiş, üzerinde yeterince düşünmeyerek bir hata daha yapmıştı. Kendisinin ayrılmasından bir hafta sonra Eskikitaplarım sahneye çıkınca anlamıştı ki, 25temmuz en azından nabız yoklama ve sosyal süreçler açısından belli bir olgunluğa getirdikten sonra atmıştı molotof kokteyli formunda kendi forumunu kurma fikrini üst yönetim odasına. O odadaki bazı isimlerin bu çağrı yapılmadan önce de haberdar edildiğine dair emareler vardı zaten ve bu isimler için girdikleri yoldan geri dönüşün kolayca mümkün olmadığını da değerlendirmeye almamıştı Mr.Yer6. Kimbilir belki altyapı çalışmaları da çoktan tamamlanmış, hizmet makinesi satın alınmış, server kiralanmış, alan ismi alınmıştı bile... Dönüş sözkonusu bile olamazdı bu noktaya gelindiyse.

Kutuge'nin VİPlerden yardım çağrısı, forumu hırpalayan cortlist'i etkisizleştirdiği için o koldan ilerlemek artık zorlaşmış olmalıydı yeni oluşumcular için... Ama bu konuda da bir belirsizlik vardı: Kutuge'nin forumun kabaran borçlarını karşılayacak bir tutara erişmesinden sonra ne yapacağı hakkında kimse gibi Mr.Yer6'nın da fikri yoktu. Ola ki, Kutuge’nin kendisinin de içinde bulunduğu Admin grubuna yönelmiş bir ihtilal girişiminden  duyduğu rahatsızlık Çizgiliforum'un yaşam damarlarını kesmesiyle dinebilirdi. Belki de yıkıcı rol üstlenenlerin üzerine gidecek, forumun yaşaması için tüm imkânlarını seferber edecekti. İlk ihtimalin hayat bulması demek, yeni platforum'a gün doğması demekti. İkinci ihtimal ise zaten bir daha Çizgiliforum'da günyüzü görmemelerini gündeme getirirdi ki, al sana, girilen yolda parçalanma sürecinde aktif rol oynamayı sürdürmek için geçerli iki neden daha... Cortlist gibi forum süreçleri kılıfında sunulmuş, saman altından kendi kendine akacak bölücü eylemler yerine artık kulaktan kulağa bir fısıltı kulesi kurulması kaçınılmaz olsa gerekti bu aşamada…

Mr.Yer6 ise gitmiş, istenmeyen adamı işaret ederek "o varsa biz yokuz" gerekçesini ortadan kaldırmıştı. Artık süratle başka yeni mazeretler üretip, aynı süratle forumun parçalanmasında oynadıkları katalizör rolünü tamamlamaları gerekiyordu.

Yeni mazeret, "forumun geldiği bu noktada artık orada bulunmak istemeyişleri" olsa gerekti.

Belki Oklitus daha akılcı ve ismini temizlemeye yönelik "duygusal" süsü verilmiş bir hamle yapmış, gelişmelerden kendini sorumlu tuttuğunu belirterek el etek çekmişti forumdan. "Mr.Yer6 bile hakkımda böyle düşünüyorsa, benim buralarda işim kalmamıştır arkadaşlar"ın ne güzel bir gerekçe oluşturacağını değerlendirememişti Mr.Yer6... Kendisi değerlendirmemişken, şok geçiren, belirsizlikler içinde yüzen, bocalayan diğer forum yöneticilerinin bu mazerete kafa yormasını bekleyemezdi zaten...

Çizgiliforum "ak" isimler olarak terk edilmeli, yeni oluşum "ak" bir isimle yola çıkmalıydı ki, onların hızlandırdıkları küçülme ve parçalanma süreci tamamlanıp "nokta" dendiğinde, geride kalanlar oluk oluk aksın kurulan yeni mekâna.

Doğrusu incelikli işlerdi bunlar. Mr.Yer6 kendisini sona sürükleyen hamleleri önce kalın bir çizgi olarak görmüş, ancak yakınlaştığında bu kalın hattın incecik bir sürü çizgiyle örülü olduğunu fark edebilmişti. Yakınlaşana kadar geçen zaman, olaylara etkisine “gecikme” olarak yansımış, çözümlerini hep ötelenmiş hamlelere yığmak zorunda bırakmıştı onu. Aynı gecikme yeni oluşum süreçlerinin hangi ince ipliklerle örüldüğünü fark etmekte de göstermişti kendini.

Belki de geride kalanlara fazla güvenmişti... Belki de güvendiği insanlar ellerinden geleni yapmışlar, ama onlar da Mr.Yer6 gibi bir çıkmaz sokakta bulmuşlardı kendilerini.

O günlerde geldi, forumun faz değiştirdiğine dair ilk işaret! Birgün baktı ki, Süpermod uygulamasına son vermiş Çizgiliforum. Tüm Süpermodlara bir alt yönetsel işlev yüklediklerini gösteren yeni bir iş önlüğü giydirilmiş olduğunu görmüş, Admin grubunun can havliyle ataklar yapmakta olduğunun dışarıdan okunabilecek ilk emaresine rastlamıştı. Uyanışın geç de olsa başladığına yordu Mr.Yer6 bu gelişmeyi… Belki de yanılmıştı yine.

Uzun zamandır isimleri gündemde olan ama atamaları geciktirilen Moderatör adaylarının da görev yerlerine gönderildiğini gözlemledi uzaktan. Forum toparlanma sürecine girmiş gibi bir izlenim veriyor, taze kan üzerine düşeni yapıyor, ortam hareketleniyor ve hayata tutunuyordu sanki.

Çizgiliforum'un tahterevalliye binmişçesine bir yukarı bir aşağı hareketlerle salınmakta olduğunun ortaya çıkması uzun sürmedi fakat. Mr.Yer6'nın öngöremediği ama hiç de beklenmedik olmayan bir takım gelişmeler daha yaşandı. Çizgiliforum "asları" birer birer Eskikitaplarım'a üye oluyor, desteklerini sunuyor, o yapıyı oluşturan isimlerin üçüncü kişilerin gözünde "ak" kaldığı yönündeki izlenimi güçlendiriyorlardı. Kendileri için küçük ama forumkardeşliği için büyük bir adım mı atıyorlardı bu insanlar, yoksa Mr.Yer6'nın artık haberdar olması mümkün olmayan gelişmeler nedeniyle yorumlayamayacağı farklı düşünceler peşinde miydiler, kestiremiyordu. Kimse yeni foruma dost eli uzatarak “ailemiz” dedikleri ortamı nereye sürükleyeceklerini göremiyor muydu gerçekten? Yoksa ufukta görünen ihtimali Mr.Yer6'dan çok daha iyi değerlendirmişlerdi de pozisyon mu alıyorlardı? Belki onlar da tıpkı Mr.Yer6 gibi artık sağlam basacakları bir zemin kalmadığı için yaş tahtaya basıyorlardı, kim bilir...

Ardından akla ziyan bir olay daha yaşandı Çizgiliforum'da! Yeni atanan Mod ve VİPlerden bazıları istifa ederek Eskikitaplarım'a geçti. Darbe üstüne darbe! O müthiş tesadü’fen bilimi yine liyakat sahibi alimlerin elinde mucizeler yaratıyor olsa gerekti. Bu geçiş Çizgiliforum'u uzun zamandır "taşıyan" e-kitap kanadındaki aktif üyelerin getirdiği taze kanı yeni oluşuma aktarmaları anlamına geliyordu ve artık Çizgiliforum'u kalbinden vurduğunu söylemek hiç de abartı sayılmazdı.

Yeni Moderatör ve VİP atamalarının Eskikitaplarım'a gönlü kaymış veya kayma ihtimali olan bazı üyeleri ödüllendirerek elde tutma girişimi olduğu hissine kapıldı Mr.Yer6. Ama belli ki, plan tutmamıştı, en azından bazıları için... Forum yönetimi denge kurmaya çalıştıkça sanki görünmez bir el olaya müdahil oluyor, bu dengeyi bozuyor, forumu güç duruma düşürüyordu sürekli.

Son bir hamle daha yaptı forum Adminleri. Statüsünü düşürüp Moderatör yaptıkları kişilere Süpermod unvan ve yetkilerini iade ettiler. Ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti elbette. Çizgiliforum aslarını Eskikitaplarım'da gören VİPiydi, üyesiydi, yöneticisiydi, "demek ki aralarında sorun yok" düşüncesine kapılmış ve onların peşinden kendileri de üye olmuş, yeni oluşumu hiç değilse üye sayısı anlamında ayağa kaldırmışlardı. Bocalamalar pahalıya patlıyordu Çizgiliforum'a…

Bedeli ağırlaştıranlardan biri de, adeta forumda bulunduğu sürenin son yarısını kendini yıkıcılığa adayarak geçiren bir Süpermoddu. Son hamlesi Mr.Yer6'nın ayrıldıktan sonra Çizgili’de edindiği "yeni yüze" bir özel mesaj göndermek şeklinde oldu... Mesaj kısa ve özdü. Mealen "patronundan randevu aldım," diyor, aba altında gizlemeye bile gerek duymadan sopayı sallıyordu… Hâlbuki aylar önce Oklitus'un telefonu üzerinden Mr.Yer6 ile yaptıkları tek konuşmada kendisine açık açık ifade edilmiş bir şey vardı; hayata bakışını ifade eden bir cümle sarf etmiş ve "ben herkesin mutlu olmasını isterim," demişti Mr.Yer6. Bu şantaj mektubuna aynı iyimserlik ve aynı kısalıkla yanıt verdi! "Mutluluklar dilerim..." :)

Sonuna kadar gitmekteki ısrarı uğruna sanal alemle gerçekliği çarpıştıran bu "dengesiz" tutumu "not etti" Mr.Yer6. Forumun hassas karnı yarılmalı ve kaşına kaşına, kurcalana kurcalana, üzerinde oynana oynana orada ur halini almış dokuya müdahale edilmeliydi! Ur büyüdükçe büyüyor, gariban Müsekkin’e izleyici olma gafletine düşmüş bazı Çizgiliforum yöneticilerini dahi tehdit ediyordu. Başka bir deyişle gözüne kestirdiği bir takım isimleri yok oluşa sürüklemek için Müsekkin’i ileri sürmekten geri durmuyordu! Forum ölüm eşiğinde tutunmaya çalışırken yeni bir hasar almış ne gam, o amacına ulaşsın yeter! Kimbilir, belki amaca giden yol zaten forum harabelerinden geçiyordu…

Kendisine gönderilen mesajı cerrahi operasyonlarda yetkili Admin grubuna iletti Mr.Yer6 ve "işte asıl sorun" diyerek hastalıklı dokuyu gösterdi... Ancak koma halindeki bedenin bu çağrıya tepki vermesini beklemek saçmalıktan öte değildi tabi!

Aynı gün Timurkhan meydane çıktı ve uzun bir peşrev çekti "ayrılıklar hakkında"... Herkes masumdu da bir tek Mr.Yer6 kaka çocuktu...

Bu adam, aksinin iddia edildiğini bile bile ne değerli linklerinizi aparıp bir takım yerlerde dağıtmış, ne kendi çalışmalarını erişilemez hale getirmiş, ne hasımlarının vızır vızır uyguladığı gibi dedikodu, gıybet, kulis yapmış, ne gidip rakip forumla el ele vermiş, Çizgiliforum daha fazla yıpranmasın diye herhangi bir huzursuzluk girişiminin içinde bulunmayan bu adam, tek bir üflemesiyle forumda fırtına kopartacak delilleri elinde toplamış olmasına karşın, ne cortlistteki VİPleri sizin aleyhinize kışkırtmış, ne hasbelkader soranlara aleyhinizde bir tek sözcük sarf etmişken, niye harekete geçirmek için zorlarsınız ki bu adamı?

İki aydır “sorumlu davranmak” uğruna köşesine çekilmiş, sakinleşmek için kendini Müsekkin'e vermiş, kendi zararına ama forum yararına olduğunu düşündüğü küçücük hamlelerle yetinmiş Mr.Yer6 için artık kaçınılmaz hale geliyordu "eylem"! O geri adımlar attıkça sınır tanımayanlar aradaki mesafeyi kapatıyor ve saldırgan kararlılıklarını sürdürüyordu. Hep öyle olmuştu, bugün birden bire iç huzurlarını bulacak değillerdi ya! Korkacak, utanacak şeyi yoktu ki, geri adımlarla savunma durumunda beklesin Mr.Yer6. Sorumlu davranma gereğini de bencillik örnekleriyle geçersizleştiriyordu bir takım kendini bilmezler! Taktik değiştirip yeni aşamaya geçmek kararı aldı Mr.Yer6!

Yüzleşme!

Bu aşamaya geçmeden önce ikinci bir şans daha vermesi gerektiğini düşünse de, hasımlar şanslarını zorlayan hamleler yapıyorlardı sürekli. Yine de şikâyet konusu Facebook sayfasından bir uyarı gönderip, hakkındaki ağır ifadelerin geri çekilmesini aksi takdirde "hakk'ın gelip batılı zail edeceğini" söyledi öncelikle... Timurkhan yeni bir mesajla bu uyarıya tınmadığını, şansı elinin tersiyle geri çevirdiğini gösterdi... Burnunun ucunu mu görmüyordu, yoksa deneyim denen şeyden hiç mi nasiplenmemişti, artık Mr.Yer6 için bunları sorgulama gereği kalmamıştı. Timurkhan mide bulantısını artık zaptedemiyordu belli ki...  Bu nasıl bir bulantıysa artık, cortlist ile başlayan tüm durak noktalarında ihtiyaç molaları vererek ilerletmişti Timurkhan’ı ve beraberinde bütün forumu… Ve ne hikmetse tüm bu ihtiyaç molaları Çizgiliforum'un aleyhine, yeni oluşumun lehine noktalarda verilmişti.

Evet, Mr.Yer6’nın gördüğü nihai manzara buydu.

Böylece VİPcortist hizmete geçti...

Şu günlerde de son hamlelerini yapıyor... Bu hamlelerin iyiliğe mi kötülüğe mi hizmet ettiğini, hangi sonuçlara ulaştığını değerlendirmek de okuyucularına düşüyor…

Bitiyor...

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Mektup Var!

Serdary67 yayınlamam için bir mektup gönderdi geçenlerde. "Bitirirken" kullanmamı özellikle rica etti. 

Yayınlanması halinde üstüne "mim" çekilebileceğini hatırlatmak boynumun borcu idi, ama o yine de kararlıydı yaşadıklarını ve düşündüklerini payaşmakta.

Bir çok noktada "farklı düşsek" de uzun süre çabalayıp VİP olmuş, Çizgiliforuma emeğini, arşivini, dostluğunu sunmuş, sonra da adamakıllı bir gerekçe gösterilmeden statüsü düşürülmüş bir üyenin yaşadığı deneyimden çıkarılacak dersler vardır, diyerek ilginize sunuyorum...

______________________________________________________________


Dikkat bu yazı uzundur sıkılacak olanlar lütfen okumasın!

Bu yazı bölümler halindedir. İlk önce net geçmişim sonra VİPlik nasıl olmalı, cizgiliforumda yaşadıklarım ve forumla ilgili düşüncelerim, Andersen olayı, son durum gibi bölümlerden oluşuyor.

Benim net maceram 13 yıl öncesine gider. O günden bu güne tam olarak 17 terabytelık bir arşiv yaptım.

Digital tablo arşivi, resim, pps, siyah-beyaz sinema filmleri diye sıralanacak çok geniş bir arşiv oluşturdum. Amacım geçmişte olan güzellikleri toplamak ve birgün ilerki kuşakların istifadesi için bunları saklamaktı. Bu uğurda 30 harddisk, 8bin dvd, 20 dvd koyma çantasına para harcadım. Kaba hesapla 20bin lira masrafım olmuştur. Çizgiromanlarla ise Trabzon’da çalıştığım dönemde Webturkiyeportal sitesi sayesinde tanışmıştım. İnternet cafelerden zorbela küçük paylaşımları ve e-kitapları indiriyordum. Ta ki 2005 yılına kadar 5 yıl cafelerden takıldım sonra kendi ailemin yanına yerleşince iş durumları sayesinde eve internet bağlattım.

2008 yılında önce Çizgidiyarı ile tanıştım. Bir iki paylaşım yaptım. Ancak o dönemde yönetici olan Serkan denen üyenin bir mesajı sonrasında paylaşımı kestim. Tam da bu dönemde Çizgiliforum’u da tanıdım. İlk başta VİP sistemine kızmıştım, aslında kızdığım VİPlik değil uygulama şekli idi. Çünkü başka forumlarda da VİPlik vardı. Ancak uygulanış böyle değildi. Ne demek istediğimi zamanı gelince anlatacağım.

Sonra tam 14 ay boyunca paylaşım yaptım. Bu dönemde 1 kez ceza aldım. Sebep, Portekizce-İspanyolca ÇRyi doğru yere açmadım diye, bana bu cezayı verenler aradan 2 ay geçmeden Portekizce-İspanyolca ÇR için bölüm açtı. Sanki bölüm vardı da ben mi açmamıştım. Yine bu dönemde Kutuge bana VİP olamayacağımı çünkü hırsızların olduğu forumda üyeliğim olduğunu yazdı. Mesajlarıma müdahale edip sildi. Hatta Teks paylaşımımdaki resim büyük diye sildi. Oysa Gökay denen VİP üyenin resimleri benimkinden daha büyüktü. Ama ben inatla devam ettim. Benden 3 ay sonra üye olan Mitekpapillo 3 ay sonra VİP yapıldı. Ama ben hala VİP olamamıştım.

O zamanlar mod olan ''Edip''çok istediğim bazı ÇRlerin linklerini yollamayı teklif etti. Oklitus dvdlere yazıp elindeki Tarkanları bana yollamıştı.

Çünkü vicdanlar rahatsız olmaya başlamıştı. Hatta yine o zamanlar VİP olan Masima ilk başta Çizgidiyarı’nda üyeyim diye VİP olmama karşı çıkarken, sonra oy kullandı benim için tam 14 ay sonra VİP oldum sonra yine paylaşımlar yaptım aldığımdan daha fazlasını kattım, kendi linklerim kırıldığında yeniledim başkalarını linklerini yeniledim. Ve hep ama hep şunu yazdım; kavga etmeyin bırakın bu kavgaları bu daha sonra anlatılacak. VİP oldum Mr. Yer6'nın sevdiği UK Comics ile ilgili bir bölüm açtırdım orada bu ÇRlerden örnekler sundum. Yani aktiftim. Kışın -5 derece odada titreye titreye tarama yaptım (ki üstümde 3 kat elbise olduğu halde).

Bazen aynı sayfayı 5 kez taradım olmadığı için. Neden, sadece VİP olayım diye mi? Tam 3100 kusur mesajım vardı. Bunun rahat 2800'ü paylaşım ve link yenileme idi. Yabancı ÇR paylaştığımda öyle tek değil 10-20 tanesini birden koyardım. Neden, VİP olmak için mi? Hem de VİP olduktan sonra da paylaşım yaptığım halde. Yetmedi Kutuge para istediğinde hesabına para da yolladım, Bakunin isteseydi ona da yollardım, neden, VİP oldum diye mi yaptım bunu?

Bundan 1 ay önce forumdan tanıdığım ve dost bildiğim bir kişi bana Eskikitaplarım’da olduğunu yazdı. Geçiş sebepleri konusunda o gün ne kadar haklı buldumsa sonrasında kendisine eski konumu verildi diye tekrar Çizgili’ye geçmesini de o kadar yanlış buldum.

EsKit’e farklı bir rumuzla üye oldum. Biliyordum ki Çizgili için ''ya benimsin ya toprağın'' mantığı vardı. Ancak kim kimdir diye VİP odasında bir bölüm açılınca ve tüm süper üyelerin orada kendisini tanıtması istenince mecburen kim olduğumu açıkladım. Bundan 1 gün sonra Bakunin’in 25Temmuz’a “hayırlı olsun” babında mesajına bir selam yazdım ve akabinde dost bildiğim Çizgili’den bir Smod abim bana telefon açıp “sen Çizgili hakkında kötü konuşmuşsun,” dedi. Ve o akşam önce foruma girme cezası, 2 gün sonrasında ise VİPliğimin alınması ile karşılaştım.

İşte 3 yıllık bir Çizgiliforum serüveni.

Şimdi gelelim şu VİPlik nedir kısmına;

Bazı forumlarda da VİPlik uygulaması vardır. Bunun amacı foruma zaman ayıran katkı sağlayan üyeleri onore etmek ve diğer üyelerinde katılımcı olması için teşviktir.

Ancak. . . .

Evet, ancak bu Çizgili’deki gibi değildir. VİP odası yine vardır ama forumda bir bölüm olup sadece VİP üyeler orayı görebilir. Onun haricindeki tüm bölümler herkese açıktır. Eğer bir VİP üye sadece VİPler için paylaşım yapacaksa VİP odasında paylaşır. Çizgili’de her bölüm VİPlidir. Yani ses var görüntü yok durumu. Bazı bölümlerde 1-2 tane bile dergi veya çizgiromanın linki açık bırakılıp merak edenler indirip baksın denilmemiştir.

Yani ciğeri camın arkasında kedinin önüne koyup yalandırmaktadır. Hatta başka forumlarda açık olan e-kitap veya ÇRler Çizgili’de inadına kapalı linklidir.

Aslında bu konuda zamanında yazdım hatta Harunaybal bile bana katılmıştı. Ama uygulama değişmedi ve bunun adı VİPlik sistemi oluyor.
 
2. konumuz şu; Oklitus’un meşhur VİP kesmece mesajı;

Öncelikle mesajın tamamını ve VİPcort listesini biliyorum. Bazı isimler konusunda bende Oklitus’a katılacağım. Moderatör yapılan bir üye 3 yılda 3 mesajı varsa ya da Oklitus’un deyimi ile ''kontenjan''dan VİPlik verilen ve foruma hiçbir katkısı olmayan, forum toplaşmalarındaki sohbetlerinin onda birini bile foruma aktarmayan, güya VİPlerin asıl VİPler üzerinde haksızlık yarattığı konusunda Oklitus’a katılıyorum. Yine VİP olduktan sonra forumda online olduğu halde hiçbir paylaşıma bir kelime bile yazmayan VİP üyelerin üyeliklerinin düşürülmesi konusunda yine Oklitus’a hak veriyorum.

Ancak bunun uygulanış zamanı yanlıştı. Kutuge’nin para isteyen çağrısına kimlerin destek olduğuna baktıktan sonra hala o listedekilerin hiç katkısı olmazsa o zaman kafa kopartılmalı idi. Zor günde yanında olmayanın iyi günde yanında olmasına gerek yoktur. Dostluğun anlamı budur. Anlayanlara bu lafım. Velhasıl Oklitus’un mesajına Timurkhan çok yanlış bir zamanda kafa kopartarak çok hatalı bir iş yapmıştır.
 
Gelelim Andersen'den masallar yada pişirilmiş ZAK konusuna; efendim Andersen tanınmıyormuş, toplantılara hiç katılmamışmış. Ben 13 yıllık net hayatımda öyle insanlar tanıdım ki nostaljik müzik paylaşan, tekerlekli sandalyeye mahkum, belki Andersen de öyle biri olamaz mı?

Diğer bir konu 3 kez İstanbul’a gittim. İlkinde Melih41 ile tanıştım. Diğer, VİP olduktan sonraki gidişlerimde önceden adminlere duyurduğum halde sadece Kolibri ve Murataral ile tanışabildim. Hangi admin, ne Timurkhan ne de Savataged, hangisi bir kez irtibat kurup benimle görüşmek istedi? Cevap sıfırdır. Sonra Andersen Zıpzıpları Çizgidiyarı’ndan zıplatmış ta o yüzden pişirilmeli imiş. Peki sorarım Süper Teks Çetin Karakoç kaç sayısını Çizgidiyarı’ndan alınıp paylaşıldı, linkine kadar aynı idi. O zaman niye kimsenin sesi çıkmadı?

Bir diğer konu şifre ile ilgili oynanan oyunlar Ergunpelit’in bir dönem VİPliği alındı sebebi kendisinin de yazdığı gibi şifreyi oğluna kullandırması idi. Fakat bir de baktım ki Mytranın şifresi Oklitus’da imiş. O zaman sormak lazım ''kardeşim bu ne piyaz bu ne lahana turşusu?'' bu nasıl çifte değil katmerli standart?

Son dnemde mod seçimleri ise tam bir tez konusu olur. Tez ''bir forumdan nasıl alanen insanlar kaçırılır?'' Şİmdi sadece bir tek isim söyleyeceğim Ergunpelit 5bin kusur mesajı olan bir VİPdir. Paylaşım yapmış link yenilemiş kısaca ne yapılması gerekirse yapmıştır. Böyle bir VİP dururken daha 3 ay önce üye olmuş 2 ay sonra VİP yapılmış Murats yada Murat Somer nasıl mod yapılmıştır?Murats iyi adamdır şudur budur. O ayrı bir konu madem siz üyelere biz emek verenin hakkını veririz diyorsunuz sırf forum toplaşmasında tanıdınız diye Murats’ı mod yapacağınıza niye Ergunpelit’i mod yapmadınız? İstemese bile ''abim biz seni mod yapmalıyız ki diğer üyelere, çalışın karşılığını alırsınız, diyecek yüzümüz olsun'' demeleri gerekirken, demişler mi? Bırakın yüzü olmasını forum çökmüştür bu kadar haksızlık karşısında.

Ben buradan erkekçe serdary67 olarak diyorum ki “beni banlayın!” Ben bu banı şeref duyarak taşıyacağım ve artık değil VİPlik adminlik bile teklif etseniz dönmem, benim kendime saygım vardır.

Burada hakkını vereyim çizgili de tanıdığım en adam gibi adam Kolibri’dir yeri gelmiş Çizgidiyarı’nın toplantısına katılmış, yeri gelmiş Timurkhan’a çatmış hatta ben ceza aldığımda, bir dost ne yaparsa onu yapıp, ikinci aldığım VİPlik düşürmede düzeltmeyi yapmış, son Savataged’in verdiği uzaklaştırma ve sonrasındaki VİPlik düşürme de yine destek olmayı teklif etmiştir, ama ben kabul etmedim. Çizgili’de tanıdığım ve bin yalancı dost yerine bir sağlam dostum olsun diyebileceğim en adam gibi adam Kolibri’dir.

Zamanında Zagorabi birçok konuda uyarılar yaptığında Timurkhan ''ABİ BİZİ TANIDIN BİZ KÖTÜ ADAM MIYIZ'' diye yazmıştı. Kötü olmak izafidir canlarım, siz kendinize göre iyisiniz de işte yenen bunca rezilliğe göre pek iyi olduğunuz söylenemez.

Bir söz vardır “HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR. “

Şimdi forum geleneksel 2. Çizgiliforum çöküşünü gerçekleştirmiştir. Dönüşte yine Palio68 (ki gerçekten çok sevdiğim bir insandır ve orada harcandığına inanıyorum, ) sırtı sıvazlanıp “Palio canım, sen büyüksün, hadi kim tutar seni, yenile şu linkleri,” durumu oluşacaktır. Bir tek kendi yükledikleri kitabın bile linkini yenilememiş admine ben admin demem. Hep Palio link yeniler 5 bin kitap tarayıp yüklemiş adamı Smodluktan alırlar ki Palio ile bu konuda telefonlaştığımda oda kızgın olduğunu söylemişti.

Şimdi burada bir ufak taş da Smod dostlara azıcık acıtacak ama siz süperüyeliğe düşürüldüğünüzde hepinizi telefonla tek tek arayıp üzüntümü belirttiğim hatta forumda bile yazdığım halde, hala Smodluk verildi diye niye Çizgili’ye dönersiniz eyyy dostlar?

Elinizi sallayın istediğiniz yerde adminlik hazır, size siz süperüye olduğunuzda VİPler giden gitsin banane yazdığı halde daha o forumda ne işiniz vardır eyyy dostlar? Nitekim Kolibri kendi bloğunu açtı ondan da beklediğim bu idi.

Son söz ''Alma mazlumun ahını çıkar bir yerden aheste aheste!'' Çizgiliforum admini olan o iki akıllıyı, ben o yüceler yücesi Allah'ın adaletine bıraktım cezanızı tez elden versin.


Serdary67

Çorap Söküğü 04

Oklitus'un mesajı, doğruya doğru, Mr.Yer6'nın sırtındaki hançeri daha da derine sokmak için kanırtmaktadır, hem de var güçle! Hâlbuki masumiyet karinesi olarak bir iki cümle sarfetse, "Evet. Olağandışı gelişmeler yaşıyoruz ve benim şüpheli olduğumu düşünmen için haklı sebeplerin var, ama seni temin ederim, ben yapmadım!" dese, Mr.Yer6 inanmaya hazırdır. Hatta seve seve inanmaya hazırdır... Çünkü yıllardır "dostum" dediği insanın ihanetini görmektense bir yalana inanmayı yeğler o da birçok kişi gibi...

Ancak, "ben yapmadım" demesi de içeriden yapılabilirliğini kabul anlamına gelir ve belki de gözler Oklitus’un nazar değmesini istemediği birilerine kayabilir... Külliyen ret ve toplu hücum yolu amaca en uygun ve en akılcı seçimdir bu durumda... İlerleyen dakikalarda süvari birliği de dörtnala gelecektir nasılsa…

Velhasıl, plana sadık kalmalı, yola devam etmelidir Mr.Yer6. Zanlı konumundan sanıklığa terfi eden "dostu" bir iki yanıt daha vermeli, ispatı kolayca mümkün olmayan bu konuda, Mr.Yer6 forumdan ayrıldıktan sonra geride kalacak olanların üzerine düşüneceği bir kaç veri daha ortaya koymalıdır…

Mr.Yer6 zaten parçaları birleştirmiş, olası yanıtlara ulaşmıştır ama "sağlama işlemi" sürmeli ve hiç değilse iknaya hizmet etmelidir çabaları... “İyi polis-kötü polis” kadar bildik bir sorgu tekniğine başvuracak, aynı konu üzerine iki farklı şekilde gidecek ve yanıtlar arasında çelişki olup olmadığını sınayacaktır. Elbette bu sınamanın diğer üst yöneticiler tarafından da gerçekleştirileceğini ummaktadır.

Gerektiğinde "Ben burada değildim ki, naaber?!" açıklamasını sunabilmek için mi Oklitus, imza değişiminin yapıldığı gün ortalarda görünmedi, sorusunu gündeme getirir, Mr.Yer6. Yoksa o da Andersen gibi bir "tesadü'fen bilimleri alimi"dir, ortaya çıksın'dır! :)




Mr.Yer6, yine kapalı bir ifade biçimi kullanmış, yine kışkırtıcı bir unsura yer vermiş ve yine "sensin!" dememiştir. Oklitus da Heidi gibi şifreleri çözmekte uzman olduğunu gösteriverir hemen...






Oklitus'un "tırnak fetişizmi" ile ilgisini "tırnak geçirme" konusunda kimden ders aldığına yorup bir iki tespit ile yola devam edelim:

"Oklitus olarak girmedi isem," ha? :)
"Allame-i cihan hacker olmalıyım," ha? :)
"İmzayı kimin değiştirdiğini bilecek teknik imkân varsa," ha? :)

Kişinin bilinçaltının sözcük seçimlerini etkilediğinden haberdar herkes için okuyacak satır araları vardır bu mesajda da...

"Oklitus olarak" girmediysem = Başka bir isimle girmiş
Allame-i cihan "hacker olmalıyım" = Herkes gibi kendisi için de yapılması zor bir şey zannedilmesini istiyor
İmzayı kimin değiştirdiğini bilecek "teknik imkân varsa" = Konuyu iyice araştırmış

"Oklitus olarak girmedim ama allame-i cihan hacker yanımda halt etmiş, imzayı değiştireni saptayacak teknik bir imkan da yok zaten, sıkıysa yakala," diye okursak fazla mı abartmış oluruz?

Bu gözle baktığında bir tür "kendi kendine yazılmış methiye " olduğunu da düşünür Mr.Yer6, bu metnin…

Oklitus'a soralım:
Oklitus olarak girmediysen imza değiştirmek için illa da hacker olmana gerek var mı?





"Oklitus olarak girmedi isem, herhalde allame-i cihan bir hacker olmalıyım imza değiştirmek için" cümlesi gözümüzün içine baka baka yalan söylemek değilse, nedir, karar vermeyi siz okuyuculara bırakıyorum..

Kendisinin bir adminin şifresini kullanarak foruma giriş yapabildiğinden haberdar olan Mr.Yer6'nın kolaylıkla çürütebileceğini bile bile  bu cümleyi kuran Oklitus'un amacı jüriyi etkilemeye çalışmak değilse, nedir, karar vermeyi siz okuyuculara bırakıyorum.

Kişi, izinin sürülmesinin teknik anlamda imkânsız olduğunu biliyor ama yine de en hafif deyimle; "gerçeği çarpıtıyor" ve ilgilileri etkilemeye çalışıyorsa bu tutumunun nedenini bulmayı da siz okuyuculara bırakıyorum...





Oklitus, Mr.Yer6'nın "bu forumda bir sürü kimliğe bürünerek iş çeviren bir tek tanıdığım var" sözüne de bir yanıt vermek zorunda hissetmiştir kendini... Tam da Mr.Yer6'nın istediği şeydir bu!





Bir yöneticinin iş gördüğü forumda ikinci bir kimliğe gereksinim duyabileceğini daha önce söylemiş ve makul karşıladığımızı belirtmiştik. Lakin bir yöneticinin kayda değer hiç bir aktivite göstermeyen 6 kimlik yaratması nasıl açıklanabilir acaba? Bazılarının tek bir mesajı yoktur forumda. Bazıları rakipten dosya araklama görevi yüklenmiştir. Gecenin Öfkesi gibi bazıları da, Oklitus'un bir takım kişisel meselelerini halletmek için ileri sürdüğü piyonlardır.

Oklitus’un sanal kimliklerinin sayısı bu kadarla sınırlı değildir, diye düşünülmesini istemiştir Mr.Yer6. Kim bilir daha hangilerini hangi amaçlarla kullanmıştır, sorusu eninde sonunda akıllara gelir diye umuyordur. Hatta yapbozun parçalarını birleştirmeye niyetlenecek herhangi biri çıkarsa, Oklitus'un yaratıcı gücünü sanal karakter üretmekte kullanmak eğilimini de göz önüne alsın istiyordur. Kendi forumunda sürüyle tipleme üreten bu eğilimin rakip forumda kim bilir kaç karakter yarattığını ve belki de bunlardan birinin orada da kayda değer bir mevkiye gelmiş olabileceğini değerlendirmeye alsın istiyordur. Belki parçaları birleştirirken, Çizgiliforum'da açıkça zararlı faaliyete dönüşmüş üye kıyımının nedenleri konusunda Mr.Yer6'nın kafasındaki soruyu da görebilir, yapbozu çözmeye niyetlenerek zor ötesi bir maceraya atılan kişiler...

Bu noktada başka bir konu da aydınlanıverir Mr.Yer6 için...
Heidi - Oklitus forumdaşlığında asıl manipülatörün Heidi olduğunu, Oklitus'un daima kullanılan taraf, iyi niyeti suiistimal edilen kişi olduğunu düşünmüştür hep. Şimdi ise manzarayı tamamen değiştiren bambaşka bir ışık vardır ortamda... Spot!

Spot, Heidi'nin anılarım.net'ten getirdiği arkadaşı Mitekpapilio'nun "kötü adam" olduğunun Oklitus eliyle ortaya çıkartılıp banlatılması üzerine düşer önce. Heidi'nin güvendiği dağlara kar yağmış, yalnızlaşmıştır forumda. Işık şimdi de Heidi'nin bir takım üyelerce sürekli rahatsız edildiği eski olaylar üzerinde yoğunlaşır. Oklitus daima ortaya çıkıp göğsünü siper ederek korumaktadır Heidi'yi... Doğal olarak aralarında bir güven ortaklığı kurulması kaçınılmazdır. Işık Heidi'nin düşmanları üzerine odaklanamaz bir türlü. Onlar karanlığa saklanır, sonra hiç beklenmedik yerlerden hiç beklenmedik zamanlarda çıkıverirler,  tıpkı Andersen olayında olduğu gibi..

Evet, Heidi forumun hassas karnıdır ve onun üzerinden yapılacak her türlü hamle maça bir-sıfır önde başlamak anlamına geliyordur.

Asıl kullanıcının, kim olduğu da görülüvermiştir birden...

Forum kuralları aynı kişinin farklı isimlerle aynı anda birden fazla üyelik alamayacaklarını ve bu durumda gereğinin yapılacağını açık bir şekilde belirtmekte, ayrıca "kurallar herkes için geçerlidir" hatırlatmasını yapmaktadır. Hem bu tür multipersonality ihtiyacını karşılayan arkadaşlara bir hatırlatma niteliğinde hem de Oklitus'un özel durumuna dikkat çekmek için yine bir hamle yapar Mr.Yer6...




Bakar ki, az önce banladığı isimler tekrar aktive edilmiş, tekrar banlar...

Giderayak aklındaki bazı başka soruları da çözmüş olan Mr.Yer6 artık ayakta uyur hale gelmiştir, "biraz da yatakta uyuyayım" diye, birkaç saatliğine ayrılır forumdan... Pek rahat edemez doğrusu, hançer sırt üstü yatmasını engelliyordur zira... Yüzükoyun yatmak da iyi bir fikir değildir, çünkü net bir şekilde görmüştür ki, "arkayı kollamak gerek", ne olur ne olmaz... :) Netekim, fazla uyuyamaz Mr.Yer6...

Foruma döndüğünde süvari birliğinin kuşatmasıyla karşılaşır. Heidi'nin kendisine "sapık teşhisi" koyduğunu öğrenir, TimurKhan da "Banlarım ha!" demektedir. Heidi zaten psikolojinin kitabını yazmış, bu tür vakalarda en etkili tedavinin "Ban" olduğunu denek grupları üzerinde başarıyla kanıtlamıştır. E, Heidi'nin kitabını okuyan TimurKhan'ın forum kurallarını okumaya vakit bulamamış olması da normaldir, zira kitap "kitap gibi" kalındır...

Yine de bir kurt düşer içine... "Ulen, bu TimurKhan cortlist'i de zort diye onaylamamış mıydı," diye... Şimdi de "ha bugün ha yarın forumdan ayrılıyorum" diyen adamı banlamakla tehdit ediyor... "Hayır istifa etmedin, ben kovuyorum seni!" E, güzel... Ya "burnunun ucunu göremeyenler" ya da "şüpheliler" listelerine eklenecek bir isim daha!

Forumda bir yığın saçmalık nasıl oluyorsa birbirini destekler nitelikte, birbirini pekiştirir zamanlamalarla üstüste gelmiştir ve bu saçma sapan yığının sadece "kaos" olduğuna inanmak için işgal edilen koltukla kaba etiniz arasında kuvvetli bir yapıştırıcı bulunması gerekiyordur... Mr.Yer6 ise özel durumu nedeniyle "kaos'tan düzen çıkartmak" konusuyla yakından ilgilenen biridir ve düzenlemelere başlamak için koltuktan kalkar zorlanmadan...

Mr.Yer6 forumdaki son saatlerini kısa vadeli hedeflerine ulaşabilmek için harcamıştır. Artık, kimlerin ortaya konan bulgular ile Mr.Yer6’nın uzun vadede olacağını öngördüğü gelişmeler arasında bağlantı kurabileceğini gözlemek zamanıdır. Sağduyulu ve solkroşeli insanlar arasında yaşanacak mücadeleyi seyr için tribüne çıkacağını deklare eder Mr.Yer6.

"Hakkımda kötü söz sarf edenler dahil, tüm "dostları" affediyorum... Hoşçakalın...!”

Bir daha da Mr.Yer6 ismiyle log olmaz foruma… (Merak etmeyin, hazırda bekleyen başka mahlası filan da yoktur, çok sonra bir tane edinir, o ayrı... ?)

Sonuç itibariyle, Mr.Yer6 olaylar dizisinde kırılma noktası haline gelen imza değiştirme işinde Oklitus'un parmağı olduğuna ikna olmuştur. İster bu işi bilfiil yapan başparmak olsun, ister çok sevdiği birinin tırnakları arasındaki doku örneklerini temizlemek için devreye giren yüzük parmağı... Belki de sonuçları zaman içinde alınacak yeni oluşum fikrine hizmet içindir o parmağın ortalığı karıştırması, belki ihtimal dışı olarak görüldüğü için akla gelmesi namümkün bambaşka bir amaca hizmet içindir... İster bir hınç duygusunun tatmini için havaya kalkan orta parmak olsun, ister uzuuun zamandır yürürlükte olan bir planın start düğmesine çok önceden basmış olan işaret parmağı...

Belki de bu nedenlerin hepsini birbirine bağlayan bir “el” vardır bu işte ve o el "Oklitus" diye yazıp durmuştur tüm cephelerde yaşanan tüm çatışmalar hakkında tutulan raporlarda! Mytra'nın tanımıyla;  "Forumun kara kutusu Oklitus!"


Toparlayalım:

VİPcortist, ne olaylara karışanların amaçlarında haklılık payı olup olmadığını, ne eylemlerinin iyiliğe mi kötülüğe mi hizmet ettiğini, ne de Oklitus'un parmağı mı, yoksa eli mi temsil ettiğini sorgulamaktadır. Elin hangi bedene bağlı olduğunu, hangi aklın komutlarını yerine getirdiğini bulmak da bugünden yarına olacak iş değildir.

Kişileri yargılamak, mahkûm etmek, cezalandırmak da değildir amaç, sadece "böyle oldu" demektir... Çizgiliforum'u sona götüren adımların böyle atılmaya başladığını göstermektir VİPcortist'in derdi.

Hiç şüphesiz Mr.Yer6'nın gözündendir anlatılanlar. Gördüğü manzara ve oradaki olay örgüsü, içindeki unsurları ve birbirleriyle bağıntısını ortaya koymadan aktarılamayacak, onun bakış açısıyla da olsa "bütünün" büyüklüğü anlaşılamayacaktır... Üstelik, sadece küçücük bir parçayı görüp, onu tasvir etmiş, bu parçanın daha büyük bir şeye ait olduğunun fark edilmesini sağlamaya çalışmıştır.

Böylece VİPcortist anlatır da anlatır. E, okurlar da okur da okur...
Ne güzel işte: Adına yakışır bir mezar taşı!

Mezar taşındaki kitabede yazan isim, belki Mr.Yer6'dır, belki Oklitus, belki Heidi, 25Temmuz, TimurKhan, Kutuge, Mytra, Savataged, Darkmalt... Belki de toplu mezardır ve Çizgiliforum yazıyordur orada!

Bitecek...

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Çorap Söküğü 03


Dördüncü Koz:

Mihenk noktası!
Mr.Yer6'nın Gece boyu kafa patlatıp suçlunun kendini açık etmesi için kurduğu üç parçalı "çengel bulmacanın" boşa gitmediğinin göstergesi!

Çengel Bulmacayı anlatmaya başlamadan önce bir özet sunalım:

Mr.Yer6 kendine yönelttiği ahret sualleri sonunda kuvvetli bir olasılığa karşılık gelen "O" isme ulaşmış, ama ulaştığı ismin imza olayına karışmasının ancak “imkânsız” bir durumun üstesinden gelmesi halinde mümkün olacağını görmüştür. Aslında zaten imkânsızı aşma gücü olduğu için zanlılar arasında öne çıkmıştır söz konusu kişi.

İmza değişiminde rolü olduğundan şüphelendiği ismin forum Adminlerinden birinin şifresine sahip olduğunu bilmektedir, ayrıca bir başka Süpermodun şifresiyle zaman zaman giriş yaptığından da haberdardır.

O isimden şüphelenmek için haklı gerekçeleri de vardır.

Yaşanan tartışma sürecince söz konusu suçu işlemek için motivasyon kaynağı gibi görülebilecek bir sürü veri sunmuştur Mr.Yer6’ya. Elinde suç aleti olarak kullanabileceği bir “üstün yetki” de vardır. Üstelik öyle bir silahtır ki bu, geride hiç bir iz bırakmaz kullanılması halinde.

Yine de Mr.Yer6 bilmektedir ki, hem itici güce, hem suç aleti olarak kullanılabilecek üstün yetkiye sahip olsa da, o kişinin söz konusu suçu işlediğine araştırıp soruşturmadan hükmetmek doğru tutum değildir. Zaten şüphelinin ve yardakçısının forumun popüler spor aktivitesi olan “geleneksel üye avı” şenliklerinde sergilediği tutum tam da budur. Kuşkularını sınamadan doğru kabul edip, tavır almak!

Şimdi kendisi aynı yanlışa düşmemeli ve önce sınamalıdır kuşkularını!

Sınamak için iki parçalı bir “çengel” bulmaca düzenlemeye karar verir Mr.Yer6. Ancak farkeder ki, sınav için değerlendirilebilecek önemli bir materyali Heidi’nin özel mesajına yazdığı yanıtta kullanarak heba etmiştir. Neyse’dir! Parçaları üçe çıkartacak, son parçaya fazladan bir veri ekleyecektir.

Heidi’ye gönderdiği yanıtında, üst yönetimdeki tüm isimleri zan altında bırakan bir tanımlama kullanmış; “bu adam içimizden biri” demiş, ama “kim?” sorusuna yanıt vermemiştir. Sadece kayıtsız kalınması zor bir hakaret “giydirmiştir” ama  o an için bu “güdümlü merminin” gidip kimi vuracağını kendi de bilmiyordur.

Bu mesajını kuracağı bulmacanın birinci parçası olarak belirler. Zira, takdiri ilahi işte, zanlı olarak belirlediği ismin zaman zaman şifresinden yararlanarak foruma giriş yaptığından kuşkulandığı kişi, Heidi’nin ta kendisidir. Ama bu konuda Heidi’nin “tek” olmadığını da düşünüyordur, Mr.Yer6.

Geriye iki parça daha yerleştirmek kalmıştır.

İkinci parçasını şüphelinin hileye başvurmadan erişebileceği üst yönetim odasında açılmış konuya yazdığı yanıta koyar.

Alaycı bir dil kullanır, yine yuvarlak bir tanıma başvurur ve tanımladığı güçle donatılmış olduğunu bildiği tek ismi “Admin olmadığı halde Admin yetkileri kullanan kişi”, diyerek işaret eder. Şüpheli kendinden bahsedildiğini doğrudan anlayacak olsa da, diğer üst yöneticiler bir Adminin yetkilerini daha düşük rütbeli bir yöneticiye devrettiği bilgisine sahip olmadıkları sürece, Mr.Yer6’nın, hariçten foruma giren birinin bir tür “hack” girişiminden söz ettiğini düşüneceklerini umar.

Üçüncü parçayı, şifresini şüphelinin kullanımına tahsis ettiğini bildiği Adminin de içinde bulunduğu tüm aktif Admin grubuna gönderdiği mesaja iliştirir!

“Çelik Blek!”… Mesajı alanlar elbette Mr.Yer6’nın kimi kastettiğini anlayacaklardır! En azından öyle ummaktadır.

Eğer ki şüpheli isim, hileye başvurmadan elde edebileceği bilgiden fazlasına eriştiğine ve özellikle de kışkırtıcı bir unsur görevi görecek “hakaret tamlamasından” haberdar olduğuna dair bir ipucu verirse kendini açığa çıkaracak, “imkânsız” bir durumun üstesinden nasıl gelebildiğini, yani kendi ismiyle foruma girmeden de bu imza nanesini yemiş olabileceği şüphesini perçinleyecektir…

Kısacası; şüpheli, Mr.Yer6’nın sadece kendini değil, tüm yöneticileri zan altına soktuğuna ve bir de “giydirme” yaptığına değinecek olursa, iki farklı çıkarıma ulaşacaktır Mr.Yer6:

Şüpheli ya elindeki “yedek şarjörde” yer alan şifrelerden biriyle foruma giriş yapıp Heidi’nin veya Admin dostunun özel mesajlarını okumuş, ya da bu insanlar tarafından enforme edilmiş olmalıdır!

Bu planın birden fazla zayıf yanı olduğunun da farkındadır Mr.Yer6... Zayıflıklar çengel bulmacanın birleşme noktalarındadır. Ama bu bir çengeldir, kafes değil! Sadece “sanık ayağa kalk,” diyebilmesi için öncelikli koşul olan kuşkularından arınmasına yardımcı olacak bir tür oltadır bu… Mr.Yer6 da oltaya geldiği için bu günleri görme şerefine nail olmamış mıdır zaten?!

Herşeyden önce, Heidi’ye düşen parçanın şüphelinin eline geçmesi için foruma onun şifresiyle erişmesinin tek koşul olmayışı ilk zayıf yandır... Heidi de yumurtlayabilir pekâlâ! Bir özel mesaj veya bir telefon muhabbeti şüpheliyi arandığına dair uyarmaya yetecektir. Ama “çengel bulmaca” fikri aklına gelmeden önce yazılmıştır bu mesaj ve artık yapacak bir şey yoktur.

Öte yandan Adminlere gönderilen mesajın bilgi parçalarının tamamını içermesi de bir zayıflıktır. Bu mesaja erişmesi halinde, “Çelik Blek” tanımından, üst yönetim odasındaki konuda işaret edilenin kendisi olduğunu ikinci kaynaktan teyit etmiş olacak, üstelik Mr.Yer6’nın ağır hakareti ile de yüzyüze gelecektir. Keza, aynı Heidi gibi Adminlerden birinin de haber uçurması ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Şüphelisinin hangi kaynağına yöneldiğini ayırt etme umuduyla Adminlere göndereceği mesajı sabah saatlerine bırakır Mr.Yer6… İlk iki mesaj ile arasına 5-6 saat koyar bu mesajın. Şüpheliden sabaha karşı gelebilecek bir hamle Heidi’yi işaret edecektir.

Bu zayıf yönlerine karşın yine de güçlü bir kurgu olduğuna karar verir Mr.Yer6. Şüphelisinin çemberi hangi noktalardan yarmaya çalıştığını gözler, dürüst olmadığına dair veri elde eder, gözünün içine baka baka yalana başvurduğunu saptar, üstelik ileri sürülmesi olası savunma unsurlarının rahatlıkla çürütülebileceğini bile bile gündeme getirdiğine şahit olur, yani Mr.Yer6’yı iknaya değil de jüriyi etkilemeye yönelirse biraz daha derine inmek için bir gerekçe oluşacaktır. Hatta, hangi konulara ışık tutması gerektiğini de artık sanık durumuna geçecek olan zanlı göstermiş olacaktır Mr.Yer6’ya…

Evet, Mr.Yer6 içgüdüsel bir hamlesini kurguya dönüştürüp bir oyun kurmuştur. Oyunun içine, biri kilit, diğeri anahtar işlevi görecek iki unsur yerleştirmiştir. Katalizör olarak işlev görecek “giydirme” kilittir. Anahtar ise, şüphelinin kendi lehine kullanmak fırsatını kaçırmak istemeyeceği, Mr.Yer6’nın tüm üst yönetimi zan altına sokmuş gibi duran “içimizden biri” tanımıdır. Şüpheli bu kilidi bu anahtar ile açmaya yönelirse kuşkuları doğrulayacak ve Mr.Yer6’nın gözünde sanık koltuğuna oturacaktır.

"Vira bismillah!" der, oltayı atar Mr.Yer6!

Oklitus da devreye girip Çorap Söküğü 02’de aktardığımız mesajında ne hikmetse oltadaki iki unsura da giriş yapar!

"Bu adam içimizden biri"ye dokunur ve tahmin edildiği gibi lehine bir koz olarak kullanmak için ileri sürer!
Standart koşullarda asla haberdar olamayacağı "giydirme"yi üzerinde denediği ve yakıştırdığının emaresini de vermekten çekinmez!
"Foruma az önce giriş yapan" biri için hayli donanımlı görünmektedir Otlitus! "Çelik Blek" de yerini bulmuş, Oklitus "double check" ile kendinden söz edildiğinden emin olmuş görünmektedir.

Ee, ne çıkar bundan?

Kavga çıkar! :)

Oklitus Mr.Yer6'nın kuşkularına "haklısın" yanıtlarıyla doldurmuştur mesajını baştan sona!
Hem anahtarı hem kilidi ele geçirdiği bellidir. Anahtarı kilide geçirip kapıyı açmaya çalıştığı da görülüyordur. Lakin bilmediği kapının içeriye mi yoksa dışarıya mı açıldığıdır!

Soru:
Mr.Yer6'nın oltası hakkında ne düşünüyorsunuz?
•    Valla, ben bi şey anlamadım
•    Anladım ama anlatamam
•    Bu tür balıklar için olta değil zıpkın atmalı
•    Trol kullansaydı bir sürü başka balık da tutardı
•    Bu misina bu balığı tekneye çekecek kadar sağlam değil
  
"Heidi'ye gönderilen bir özel mesajın içeriğinden Oklitus’un nasıl ve neden haberi oldu?" sorusuyla devam edelim..

"Nasıl" kısmını yanıtlamak kolay...
Heidi servis etti, olamaz mı? Olabilir!
Adminlerden biri servis etmiş olamaz mı? Olabilir!
Oklitus bir takım olanaklarını kullanarak öğrenmiş olamaz mı? Olabilir!

Ama "neden" diye sorduğumuzda işler biraz karışır...

Soru:
Heidi kendisine yazılmış özel mesajı Oklitus’a sizce neden servis etmiş olabilir?
•    İkisi dert ortağılar
•    İkisi suç ortağılar
•    Heidi o özel mesajı görmedi bile
•    Oklitus bir yolunu bulmuş okumuştur.
•    Oklitus bilmesin de Andersen mi bilsin!

Bir soru da Heidi'ye soralım:
Mr.Yer6'nın mesajını Oklitus'a sen mi servis ettin?
•    Evet, elbette!
•    Hayır, ne münasebet!
•    Buna servis demeyelim de hasbıhal ederken ağzımdan kaçtı!
•    Buna servis demeyelim de hedef göstermek için özellikle sokuşturdum!
•    Oklitus'tan başka kimden rica edebilirim ki temizliğe yardıma gelmesini?

Eğer ki servis eden Heidi ise, güvenilirliğine emanet edilmiş bu mesajı Mr.Yer6'nın "içimizden biri" tanımı nedeniyle kapsama alanına giren tüm yöneticilere değil de neden bir tek Oklitus'un bilgisine sunduğunu bulmayı siz okuyuculara bırakıyorum.

Soru:
Bir Admin kendisine yazılmış özel mesajı Oklitus’a sizce neden servis etmiş olabilir?
•    İkisi dert ortağılar
•    İkisi suç ortağılar
•    Admin o mesajı görmedi bile
•    Oklitus bir yolunu bulmuş okumuştur
•    Oklitus bilmesin de Andersen mi bilsin!

Eğer ki bir servis sözkonusu değilse, Oklitus'un Mr.Yer6'yı "ahlaka mugayir" sözler sarfetmekle suçlaması için elindeki gerekçeye nasıl ulaştığını bulmayı da siz okuyuculara bırakıyorum.

Soru:
Oklitus neden bir takım olanaklarını kullanarak Mr.Yer6'nın sözkonusu özel mesajlarını okumak gereği duymuş olabilir?
•    Meraklı
•    Olanakları değerlendirmek gerek
•    Okumayı seviyor
•    Okumadı ki, Andersen gibi onun da içine doğdu
•    Kızılcıklar oldu mu, selelere doldu mu, gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu?

Eğer ki, ortada ne servis var ne de Oklitus "fazladan" şifreleri kullanıp Mr.Yer6'nın mesajını okumadıysa nasıl olup da Mr.Yer6'nın ahlaka mugayir sözlerinden haberdar olduğunu bulmayı da siz okuyuculara bırakıyorum.

Mr.Yer6'nın "özel" mesajı Oklitus’un eline neden geçmiştir?
Kim, neden Mr.Yer6'nın imzayı değiştiren kişiye yönelik hakaretini Oklitus’un kulağına üfürmek gereği duymuştur?
Eğer kimse Mr.Yer6'nın mesajını servis etmediyse Oklitus nasıl haberdar olmuş olabilir ki?
Şifresine sahip olduğu bir üst yönetici veya Adminin kimliğiyle girmesi mi gerekmiştir foruma?
Bu hariçten giriş Andersen'in imza değişiminden önce mi yapılmıştır, sonra mı?
Asıl kritik soru budur!

Mr.Yer6 ikinci aşamaya geçmek için ikna olmuştur artık. "Açık açık konuşturmak"...
Forum üst yöneticilerini sürprizlerle dolu bir kaç saat bekliyordur şimdi!

Devam Edecek...