5 Nisan 2013 Cuma

Rota!


Sonunda ittire kaktıra şişedeki cini çıkarttırmışlardı Yer6'ya. O da biliyordu ki bu ateş özlü varlığı elleri yanma pahasına bile olsa tekrar şişesine hapsetmenin yolu yoktu artık.

Tapanın çıkarılmasıyla mahlasların yaşam sürdürdüğü sanal evren ile ondan da fazla bilinmezle dolu gayb alemi arasında bir geçit açılmıştı. Ve bu geçit sanal evrenin mahlaslarını karadelik gibi kendine çekiyor, şişeye tıkıyor, içerdeki cinleri ve cin olmadan adam çarpmaya çakışan karanlık ruhları ise dışarı, sanal evrene fırlatıyordu. Şişeye sürüklenenlerin ilk tepkisi Doktor Who'nun Tardis'ini görenler gibi istemsiz bir şekilde "içi dışından büyük" demek oluyordu. Öyleydi gerçekten de, boyutların anlamsızlaştığı koca bir mikro evren vardı şişenin içinde. Dışarı çıkan cin ve ifritler ise bırakın üç dileğini yerine getirmeyi, Yer6'ya dünyayı dar etmeyi istiyordu.

İki sanal alemin birbirine akarak gitgide büyüyen bir kaos oluşturduğu bu kara deliğin olay ufkunda asılı duran yıldız gemisi Vipcortist ve tek kişilik mürettebatı birbirine karışan evrenler ve ortaya çıkan yeni boyutlar hakkında gözlem yapıyordu sürekli. Nihai çözümleme ve yorumlama için veri sağlayacaktı bu gözlemler.

Bilinenle gizli olanın, bilen ile saklananın çarpışmaları kimi zaman yeni verileri, kimi zaman da yeni bilmeceleri yaratıyordu. Farkına varılan her bilginin karşısında yeni bir belirsizlik alanı açılıyor, edinilen yeni bilgiler görüşü genişletse de görünen alanın sınırı biraz ilerde başka bilinmeyenlerin karaltılarıyla yeniden oluşuyordu.

Yıldız gemisi Vipcortist'in keşif sürecini sürdürmesi ve bulgularını gerçek evrene aktarabilmesi için olay ufkundan kurtulacağı bir rotaya gereksinimi vardı. Ama yol-iz belli değildi ki rota tayin edilebilsin. Kaos'ta rota nasıl çizilebilirdi?!

Vipcortist'in kaptanı kendinden önce bu sorunla başetmiş olanların deneyimine başvuracak, tıpkı onlar gibi Yer6 da önündeki geçerli tek seçeneğe yönelecekti:

Kaos'u reddetmek!

Kaos yoktu, sadece yetersiz bilgi vardı, çünkü.

Bu önkabul temel çelişkinin altını kalın çizgilerle tekrar belirginleştiriyordu. Bilgi arttığında belirsizliğin de katlanarak arttığı olgusunun!

Bilginin genişleyen yeni bir sınıra taşıdığı bilinç, ulaştığı bu yeni sınırda kendisiyle birlikte genişleyen bir sınırötesinin varlığını daha da net algılamaktaydı. Farkındalık alanı büyüdükçe bir yakasında bilgi, diğer tarafında ise belirsizlik yeralan sınır boyu uzuyor, bilinç belirsizliğin dış sınırlarına ulaşıncaya kadar genişleyemezse, onun tarafından çevreleniyor, bir bakıma hapsediliyordu. Bu yüzdendi cahilin çabuk karar vermesi, bilgenin hep tereddütte olması.

Kaos'u kabul, bilincin sınırlarını genişletmeyi anlamsız kılar, cehaleti erdem yapardı. Kaos'u red ise, bu anlamsızlığı bir sonraki belirsizlik sınırına kadar ötelemek demekti, ama aydınlığa götürebilirdi sabırla ilerleyen yolcusunu. Aslında tipik bir Zenon paradoksuydu bu. Paradoks yoktu, yanlış yürütülen mantık vardı! Tıpkı Kaos'ta olduğu gibi...

Yol almanın adımlarını belirleyen bir rota çizmek, dilemmanın iki unsurundan birine, ilerlemeyi sağlayana yönelmek, içinden çıkılamasa bile en azından bu çemberi oluşturan etkenleri anlamaya yarayacak olanın izinden gitmeyi seçmek insan doğasının gereğiydi. Yalnızca insan doğasının değil, uygarlığın ve gelişimin de temeliydi bu. Evirilişini buna borçluydu insanlık. Bilmek isteği kıvılcımlar saçarak ivmelendiren bir warp motoruydu. Ve belki de bu kıvılcım ve yalımlardı insan özüyle şekillenerek var olmayı anlamlı kılan. Aynı yalım gece gündüz elinde lambayla dolaşan Diyojen'in fenerinde de parıldamıştı bir zaman... Belki de Platon’un mağarasındaki gölgeleri yaratan da aynı ateşin titrek aydınlığıydı.

Öte yandan, gayb aleminden sanal evrene akan cin ve ifritlerin ortaya çıkardığı bilgi görünümündeki yanılsatmaların, Vipcortist'in belirsizliğin uzamını ölçümleyen alıngaçlarında şiddetli bir parazit etkisi yaratması, perspektifi çarpıtması ve oluşturdukları gürültüyle farkındalık sınırlarına baskı yapıp onu boğmaya çalışması yıldız gemisini karadeliğin olay ufkundan kurtaracak rotayı kurmayı iyice üstesinden gelinmez bir zorluk derecesine taşımaktaydı.

Böylece rota çizmek için yapılması gereken ilk şey, parazit ve gürültü kaynaklarının saptanıp bertaraf edilmesi olarak birincil hedefler arasındaki yerini aldı.

DEVAM EDECEK...

1 yorum:

  1. Gelen ve gelecek yorumları yayınlamayacağız, ama kimsenin eli böğründe kalsın da istemeyiz, o yüzden bazı haleti ruhiyelerin olası yansımalarını aktaralım.

    - tamam, motoru patlattı işte..
    - kafayı çizmiş, yazık...
    - deli saçması geldi bana ama bişeyler de var gibi. Hastayı gözetim altında tutalım hemşiranım.
    - saçma sapan olduğu kadar sıçma sıvan da...
    - oha be, sen hala buralarda mısın?
    - allah kurtarsın kardeşim..

    :)

    YanıtlaSil